8 Mayıs 2015

Dekalog, jeden - 1989 (The Decalogue, 1 - On Emir, 1)

KÜNYE 
Yönetmen: Krzysztof Kieslowski 
Senaryo: Krzysztof Kieslowski, Krzysztof Piesiewicz 
Oyuncular: Henryk Baranowski, Wojciech Klata, Maja Komorowska 
Ülke: Polonya 
Yıl: 1989 
Süre: 53 dakika 

Puan:    @IMDb

Karşımda başka ilahların olmayacak.

Mürekkep şişesi kırılıp tüm masanıza, çalışmanıza ve ellerinize mürekkep bulaştırsa yıkarsınız, atarsınız ve yeniden çalışırsınız. Hatta belki de hiç umursamazsınız. 

Ya çocuğunuzun kaymaya gittiği gölün buzları kırılırsa?

Polonya televizyonları için çekilen ve konularını "10 Emir"den alan 10 kısa filmin ilki Dekalog, jeden. İlk emre paralel olarak, bilgisayarı -ve genel olarak bilimi- tanrı yerine koyuyor Kieslowski burada.

Krzysztof (Baranowski) bilgisayarlarla çalışan bir biliminsanıdır. Hayattaki her şeyin bilim ve sayılarla açıklanabileceğini düşündüğünden, Katolik olarak yetiştirilmesine rağmen, kiliseyi çoktan terketmiştir. Meraklı ve zeki oğlu Pawel (Klata) ile beraber yaşamaktadırlar, Pawel'in annesi bu formülün dışındadır. Pawel, ara sıra halası Irena (Komorowska) ile de vakit geçirir. Halası, babasının aksine dindar birisidir. Bir sokak köpeğinin donmuş cesediyle karşılaşan Pawel, ölüm ve din konularına da merak sarar.

Baba oğul arasındaki derin ilişkiyi daha ilk sahnelerden bize verir Dekalog, jeden. Pawel'in merakı, doğaya sevgisi, bilime açlığı, hepsini daha ilk anlarda görürüz. Anlarız ki, babası oğlunun zekasını iyi işleyebilmiş, işletebilmiş. Oğluna bir tek dini eğitim vermemiş ama oğlu isterse -ki istiyor- almasına karşı çıkmıyor.

Pawel'in ölümle ilk yüzleşmesinin ardından gelen sorularına babası tatmin edici bir cevap veremiyor. "Ölüm nedir?" sorusunu üsteleyerek sormasına rağmen, aldığı cevaplar materyalizmin belirlediği sınırlar dışında değil. Ama Pawel'in merakı uyanmıştır. Hayatın bu şekilde sonlanıyor olmasına anlam veremez. Bir şey olmalı diye düşünür, çöpleri karıştırarak yemek arayan, sonunda da donarak can veren köpek için "Belki şimdi daha iyidir." diye düşünür.


- İnsanlar neden ölür?
- Değişir; kalp krizi, kanser, kaza, yaşlılık.
- Yani, ölüm ne demek?
- Kalbin kan pompalaması durur, beyne kan gitmez, hareket durur, her şey durur. Her şey biter.
- Geriye ne kalır?
- Bir insan ne yaşamışsa, bu onun anıları ve bıraktıklarıdır. Anılar önemlidir.

Bilgisayar her ne kadar tanrı olsa da bu filmde, Krzysztof yine de ona güvenemez. Oğlu kaymaya gitmeden önce hesaplamaları iki kez yapar, gece kendisi buzu kontrol eder, yürür, sopayla vurur, zıplar. Ancak tatmin olduğunda eve döner. Bu yüzdendir ki buzun kırıldığını ilk söylediklerinde "Sakin olun, buz kırılamaz." der. Oğlu için endişelenmez bile. Verilerine o derece güvenmektedir.

En sonunda, bilgisayar açıldığı zaman ekrana gelen mesajla, belki de ilahi mesajla, yüzleşmek için kiliseye gider. Fakat niyeti af dilenmek değildir. Dua da etmeyecektir. Öc almaya gider Krzysztof.

Kim bilir, gece gölde karşılaştığı kişi, tüm gün ateş karşısında oturan o kişi, gözlerini dikip insanlığı seyreden o kişiydi asıl hesaplaşması gereken. 

Kim bilir?

Belki de sadece tüm gün boyunca yaktığı ateşti Krzysztof'un denklemlerinde hiç yer almayan.

Belki de.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder